Ekmen: Etnik ve dini kutuplaşma, Türkiye’nin birliğini tehdit ediyor

İlk Yayın: 20 Mayıs 2025 – Güncelleme: 20 Mayıs 2025 18:00

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin basına yansıyan “İçeriyi tahkim etmek” söylemlerini Alevi vatandaşları rahatsız edici bir yaklaşım olarak eleştirdi. Ekmen, “Türkiye’nin ihtiyacı olan şey; etnik-dini-mezhebi bir güç birliği değil, 85 milyon vatandaşını haklar ve yükümlülükler bakımından eşit gören kapsayıcı bir yaklaşımdır” dedi.
Etnik ve dini kutuplaşma, Türkiye’nin birliğini tehdit ediyor
Terörsüz Türkiye ile ilgili basına yansıyan ‘İçeriyi tahkim etmek’ söylemlerini eleştiren Ekmen, “Son dönemde bazı çevreler, ‘İçeriyi tahkim etmek amacıyla’ başlatılan süreçle ilgili olarak, Şah İsmail ve Yavuz Selim arasındaki tarihi kıyaslamaları ve anlatıları gündeme taşımaktadır. Bu tür söylemler, Türkiye’nin ortak değerleri üzerinde derin yaralar açacak ve toplumun huzurunu zedeleyecektir. Tarihsel çatışmaları bugüne taşımak, etnik, dini ve mezhebi temelde bir kutuplaşma yaratmak sadece geçmişin acılarını yeniden canlandırmakla kalmaz, aynı zamanda toplumun barış içinde yaşama arzusuna da zarar verir. Türkiye’nin ihtiyacı olan; etnik, dini veya mezhebi bir güç birliğinden ziyade tüm vatandaşlarını eşit haklar ve yükümlülükler temelinde kuşatan bir anlayıştır. Toplumun farklı kesimlerinin hakları güvence altına alındığında, ülke daha güçlü ve dayanıklı olacaktır. Bu tür kıyasların Alevi toplumu açısından geçmişte yaşanmış travmaların yeniden hatırlatılması ve aidiyet duygusunun zedelenmesi riskini de taşıdığı unutulmamalıdır” vurgusu yaptı.
Savaş hatıralarıyla değil, eşitlik ve hukukla Türkiye’yi konuşalım
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un söylemlerini hatırlatan Ekmen, “Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un ‘Anadolu topraklarını baştan aşağı zulümle inleten Şah İsmail’e karşı Yavuz Sultan Selim ile İdris-i Bitlisi’nin yapmış olduğu bir büyük ittifaktır. 1514’te Çaldıran’da o ittifakımız Anadolu’daki Müslüman toplulukların başının daha dik bir şekilde dolaşmasına, esenlik ve birlik içerisinde birlikte var olmasını sağlamıştır’ söylemlerine Alevi dernek ve federasyonlardan tepki gelmiştir. Bugün bize düşen, tarihsel yaraları kaşımak değil; bu farklılıklarımızla bir arada nasıl daha adil, daha eşit ve daha huzurlu bir Türkiye kuracağımızı konuşmaktır. Her türlü ayrıştırıcı söylemi reddediyor; tüm inançların, kimliklerin ve kültürlerin eşit yurttaşlık temelinde onurla yaşadığı bir Türkiye’yi savunuyoruz” açıklamasında bulundu.
Türkiye, tüm vatandaşlarının eşit haklarla bir arada yaşaması gereken bir ülkedir
Ekmen, “Alevi vatandaşlarımızın duygu dünyasını görmezden gelen ve tarihsel anlatılarla şekillendirilen söylemler, devletin sorumlu yönetimiyle bağdaşmamaktadır. Devletin, her bir vatandaşının kimliğine, inancına ve kültürüne saygı göstermesi gerektiği unutulmamalıdır. Bu tür söylemler, yalnızca Alevi vatandaşlarımızı değil, tüm toplumu kutuplaştırarak toplumsal barışı zedeler. Alevi vatandaşlarımızda, sürecin bir Sünni ittifakı ile sonuçlanacağı ve bunun siyasi sonuçlarının onlara zarar vereceği hissi yaratacak söylemler, sürecin başarısına ve toplumsal huzura büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu tür söylemler, yalnızca siyasi bir süreç değil, toplumsal birlikteliği de hedef alan bir ihanettir. Bundan dolayı herkesi, ülkemizin birliğine zarar verecek söylemlerden kaçınmaya ve toplumun her kesimini kapsayan, birleştirici bir dil kullanmaya davet ediyoruz. Türkiye, tüm vatandaşlarının eşit haklar ve özgürlükler temelinde bir arada yaşaması gereken bir ülkedir. Bu çerçevede, siyasal karar alıcıların ve süreci yöneten aktörlerin, yürütülen süreci belirli bir inanç grubunun merkezinde kurgulayan veya toplumsal çoğulculuğu gölgede bırakacak şekilde yorumlayan söylemlerden uzak durmaları elzemdir. Geleceği hep birlikte inşa etme sorumluluğuyla hareket edilmelidir” dedi.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu